Ana içeriğe atla

RTÜK, IPTV Yönetmeliğini yayınladı

Başladı başlayacak derken, IPTV (Internet Protocol Television - İnternet protokolü televizyonu) yayınlarına ilişkin düzenlemeleri içeren IPTV Yönetmeliği 17 Temmuz 2010 tarih ve 27644 sayılı Resmi Gazete'de yayınlandı. IPTV'nin ne olduğunu merak edenlerin, blogda daha önce yayınladığım yazıları okumalarını öneririm. Yönetmeliği değerlendirmeye geçmeden önce bir tartışmaya açıklık getireyim. Kimilerine göre, mevcut RTÜK yasası ile IPTV konusunda düzenleme ve denetleme hakkı RTÜK'te yoktur. Oysa, çeşitli tarihlerde değişikliklere uğrayan, 1994 yılında çıkartılmış 3984 sayılı kanunun 2. maddesinin d bendinde televizyon yayını tanımlanmıştır. Bu tanımda yer alan elektromanyetik dalgalar, veri şebekeleri ve diğer yollarla ifadesi IPTV'nin RTÜK denetimine tabii olduğunun kanıtı niteliğindedir. IPTV Yönetmeliği'nde atıf yapılan 31. maddede ise farklı teknolojilere özel vurgu yapılmıştır. 2002 yılında değişikliğe uğrayan maddede yer alan aşağıdaki ifade IPTV denetiminin RTÜK tarafından yapılacağını işaret etmektedir:
Her türlü teknoloji ile ve her tür iletişim ortamında yapılacak yayın ve hizmetlerin usul ve esasları, Haberleşme Yüksek Kurulunun belirleyeceği strateji çerçevesinde Üst Kurulca tespit edilip, Haberleşme Yüksek Kurulunun onayına sunulur. Bu yayın ve hizmetlerin mevzuata uygunluğu Üst Kurulca denetlenir.
Söz konusu yönetmeliğe ilişkin değerlendirmelerimi, kolay okunabilir olması için maddeler halinde yazdım: 
  • Öncelikle yönetmeliğin tanımlar bölümünde IPTV'nin ne olduğu somut bir şekilde tanımlanmış. Bu tanım sayesinde internet üzerinden yapılan yayının IPTV hizmeti olmadığı net şekilde ortaya konulmuş. Yönetmelikteki tanım şu şekilde:
IPTV yayını: Radyo, televizyon yayınları ile isteğe bağlı yayın hizmetleri ve IPTV ek yayın hizmetlerinin, genişbant iletim ve erişim teknolojileri kullanarak belli bir hizmet seviyesi taahhüt edilerek, özel yönetilen bir ağ üzerinden, aboneler veya izleyicilere, internet protokolü uygulanarak set üstü cihaz veya bütünleşik TV alıcıları ile alınmasına imkân tanıyan sistemi,
  • Yönetmelikte IPTV platform işletmecisi, yayıncı kuruluşların uyması gereken şartlar sıralanmıştır. Platform işletmecisi ile yayıncı kuruluş, yönetmelikte ayrı ayrı tanımlanarak birbirinden farklı yapılar olduğu/olabileceği vurgulanmıştır.
  • IPTV platformunda yer alacak içeriğin RTÜK denetiminden geçirilme zorunluluğu vardır. Özellikle doğrusal olmayan (non-linear) televizyon yayınları için Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Direktifi'nin yenilenmiş hali olan Avrupa Görsel İşitsel Medya Hizmetleri Direktifi'nde (GİMHD) isteğe bağlı yayınlarda (=kişinin talebi üzerine içerik sağlayıcı tarafından kişiye gönderilen içerik, bir anlamda online video kiralama hizmeti)  farklı düzenlemelere ihtiyaç olduğu vurgulanmıştır. GİMHD'de bu durum kademeli düzenleme (graduated regulation) şeklinde tanıtılmıştır. GİMHD'deki ifade şu şekildedir: On-demand audiovisual media services are different from television broadcasting with regard to the choice and control the user can exercise, and with regard to the impact they have on society [23]. This justifies imposing lighter regulation on on-demand audiovisual media services, which should comply only with the basic rules provided for in this Directive. Özetle tercüme edildiğinde, isteğe bağlı video hizmetlerinin temel kurallar dışında daha gevşek düzenlemeye tabi olması gerektiğinden bahsedilmektedir. İlgili yönetmelikte ise 6. madde c fıkrasında Üst Kurul'ca uygun bulunmayan isteğe bağlı içeriğin katalogtan çıkarılması zorunluluğundan bahsedilmiştir. Üst Kurul'un hangi kritere göre değerlendirme yapacağı konusu açık olmamakla birlikte, yönetmeliğin kaynağını aldığı kanundaki tanımlamalara göre denetim yapılacağı düşünülebilir.
  • Yayıncı kuruluş yükümlülükleri başlığı altında 7. maddede ve özellikle Yayıncı kuruluşların IPTV yayın lisans ve izin başvuru şekli ve gerekli belgeler başlıklı 8. madde yönetmeliğin en çok tartışılacak düzenlemelerini içeriyor kanımca. Yayıncı kuruluş olarak tanımlanan, IPTV platform işletmecisinin yayınladığı içeriğin tedarikçisi kuruluşlar. Bence sorun bu noktada başlıyor. IPTV üzerinden yapılacak yayınları, klasik televizyon yayını gibi düşünüp buna göre usüller belirlemek hatasına düşülmüş. Bağımsız içerik üreticiler, yayıncı kuruluş yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda bırakılmış. Örneğin televizyon içeriği sağlayan yayıncı kuruluşun 2010 yılı için ödenmiş sermayesinin en az 200.000 TL olması zorunlu kılınmış (Geçici Madde 1). Bu asgari ödenmiş sermaye bedeli her yıl RTÜK tarafından ilan edilecek katsayı ile yeniden belirlenecek (Madde 11 ve Madde 12). Yayıncı kuruluşun sağlaması gereken kimi belgelerin ne gerekçeyle talep edildiğini anlayamadım. Örneğin yayıncı kuruluşun Teknik altyapı hizmetine ilişkin bilgi ve belgeler başlığı altında satın alınmış ve/veya kiralanmış olan tesis, araç, gereç ve hizmetlerine ilişkin bilgi ve belgeler, yayın sisteminin blok şeması, sistemde kullanılacak teknik teçhizatın envanteri talep ediliyor. Dikkatinizi çekerim bu belgeler YAYINCI KURULUŞtan talep ediliyor. RTÜK, halihazırda televizyonlara içerik hazırlayan prodüksiyon şirketlerinden talep etmediğini düşündüğüm (talep ediyorsa bu savım geçersiz olacaktır) belgeleri IPTV'nin platform işletmecisinin prodüksiyon şirketinden istiyor durumda. 
  • Yönetmeliğin dikkat çekici maddelerinden bir tanesi, aslında en kritik maddeler arasında sayılabilecek 13. madde. Yönetmelikte yer aldığı şekliyle 'Değerlendirme, IPTV yayın lisans ve izin verilmesi' başlığını taşıyor. Değerlendirmenin hangi kriterlere göre yapılacağının açıklanmasının beklendiği madde şu şekilde kaleme alınmış: 'Bu Yönetmelikte öngörülen idari, mali ve yayın hizmetine ilişkin bilgi ve belgeler ile program hizmetine ilişkin bilgileri Üst Kurula ibraz eden yayıncı kuruluşun, IPTV yayın lisans ve izin talebi Üst Kurulca değerlendirilir. Değerlendirme sonucu olumlu olan yayıncı kuruluşlar, teknik altyapıya ilişkin bilgi ve belgeleri Üst Kurula ibraz ederler. Bu işlemi takiben teknik yeterliliğe sahip olduğu yerinde denetim ile belirlenen ve IPTV yayın lisans ve izni ücretini yatıran yayıncı kuruluşlara Üst Kurulca IPTV yayın lisans ve izni verilir.' Maddeden anlaşıldığına göre iki aşamalı bir lisans değerlendirmesi yapılıyor. Birisi idari, mali ve yayın hizmetine ilişkin sunulan belgeler ışığında yapılan değerlendirme, diğeri teknik altyapının değerlendirilmesi. İdari ve mali koşullara ilişkin kriterler, yönetmeliğin diğer maddelerinde belirtilmiş. Ancak teknik yeterliliğe ilişkin herhangi bir kriter belirtilmemiş. Teknik yeterliliği bulunmadığı tespit edilen başvuru sahipleri haklı olarak yeterlilik için gerekli koşulları soracaklardır. Gelişen teknoloji göz önüne alındığında yönetmeliğin bu maddesinin düzenlenmesinin zorluğunu kabul etmekle birlikte asgari koşulların belirlenebileceğini düşünüyorum. Bir başka yaklaşım ise IPTV yayın lisansı alacak kuruluşların teknik yeterlilikleri değerlendirmesinin IPTV hizmet sağlayıcılar tarafından denetlenmesini beklemek şeklinde olabilirdi. Sonuçta hizmet sağlayıcı, hizmet kalitesini düşünerek, belli şartları yerine getirmeyen içerik sağlayıcılarına platformunda yer vermeyecektir. 
  • IPTV platform işletmecilerinden her yıl 100.000 TL + Abone sayısı x Katsayı kadar ücret alınır denilmiş (Madde 12). 2010 yılı için 0,15 olarak belirlenen katsayı düşünüldüğünden 1000 aboneli bir platform işletmecisi yıllık 100.000 + 1.000.000 x 0,15 = 250.000 TL ücret ödemek durumunda. Platform işletmecisinin yönetmeliğin 6. maddesi 2. fıkrasında yer alan IPTV platform işletmecileri isteğe bağlı yayın hizmetlerinin sunumunda ve program kataloğunda reklama yer veremez ifadesi nedeniyle bu alandaki gelirleri olamayacaktır. İçerik sağlayıcıların içeriklerini yayınlatmak için platform işletmecisine ücret ödemeleri ve abonelik gelirleri dışında pek gelir kaynağı görünmeyen şirketlerin IPTV tarifelerinin ne düzeyde olacağını merak ediyorum. İŞ modeli, firmanın karı gibi konular böyle bir yazının konusunu oluşturmuyor elbette. Ancak düzenleyici kuruluş olarak talep edilen ücretler son kullanıcıların, yani bizlerin, hizmeti satın alırken ödeyeceğimiz abonelik bedelini doğrudan ilgilendiriyor. Gelişen teknolojinin yaygın kullanımının sağlanmaması durumunda ortaya çıkan durum, mevcut eşitsizlikleri arttıracaktır.   
Maddeler üzerinden giderek yapmaya çalıştığım değerlendirmenin yanı sıra IPTV hizmeti ile birlikte uygulanabilir hale gelecek kimi konulara ve mevcut yönetmeliğin bu konulara yaklaşımına dikkat çekmek istiyorum. IPTV ile birlikte uzaktan eğitim, uygulanabilir bir proje haline gelmektedir. Anadolu Üniversitesi başta olmak üzere pek çok üniversite yaygın eğitim konusunda deneyim sahibidir. Deneyim sahibi bu kurumlar, IPTV platformu üzerinde yer almak istediklerinde yayıncı kuruluş olarak değerlendirilecek ve yayıncı kuruluşlardan istenen tüm belgeleri vermek durumunda kalacaklar. Belgeleri vermek pek sorun olmasa bile lisans ücretleri, kar amacı gütmeyen eğitim kurumlarının bütçelerini zorlayacaktır. Yönetmelikte kar amacı gütmeyen bu tür uygulamaların düşünülmemiş olması büyük bir eksikliktir. Gene IPTV ile birlikte bağımsız yayıncıların, sendikaların, meslek odalarının, dernek ve vakıfların düşük bütçeler ile hazırlayacakları yayınları IPTV platformlarında yayınlatma olanağı yoktur. Yayıncı kuruluş olarak değerlendirilecek ve gerekli sermaye oranından, teknik ekipmana bir çok koşulu yerine getirmek zorunda kalacak, sonuç olarak fiili durumda platformda yer alamayacaklar. 
Yönetmelik ile zorlaşan bir başka durum ise yabancı yayınların IPTV platformunda yer almasıdır. Uydu üzerinden izlenebilen ve bu durumda herhangi bir lisanslamaya tabii tutulmayan yabancı yayıncı kuruluşlar, IPTV platformu üzerinde yer almak istediklerinde yayıncı kuruluş için gerekli şartları yerine getirmek zorunda kalacaktır. İçeriğini ücretsiz olarak uydu üzerinden dünyaya açan yayıncıların, ülkemizde IPTV platformunda yer alabilmek için lisans bedeli ödeyeceklerini düşünmek fazla iyimserlik olur. Fiili durumda gerçekleşecek olan IPTV platform işletmecilerinin bu yayıncıların içeriğine platformlarında yer verebilmek için onların vermeleri gereken lisans ücretlerini kendilerinin karşılaması şeklinde olacaktır. Bu ise, sonuç olarak son kullanıcıya yansıtılacaktır.
Yönetmeliğe ilişkin dikkatimi çeken kimi konuları blog okuyucularımla paylaşmak istedim. Bu yazıyı Ağustos 2010 tarihinde yazmıştım. Güncellemelerini ise Ocak 2011'in başında yaptım. Yönetmelik çıkalı neredeyse 6 ay kadar oldu. İnternet üzerinde yaptığım sorgulamalarda yönetmeliğe ilişkin Elektrik Mühendisleri Odası'nın (EMO) yönetmeliğin denetimi ilgilendiren madddesinin iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle başvurduğu bilgisi ve RTÜK'ün bu konuya ilişkin yaptığı basın açıklaması dışında bir değerlendirme yazısı göremedim. Sivil toplum örgütlerinin, sendikaların, meslek odalarının seslerini duyurmak için uygun bir platform olabilecek IPTV'yi şekillendirecek yönetmeliğe sessiz kalmasını anlamak zor. Belki konu teknik diye uzak kalmış olabilirler, bu bir derece anlaşılır. Peki üniversiteler? Basın yayın yüksek okulları, radyo televizyon bölümleri, iletişim fakülteleri? Onların da değerlendirmesi yok. 
Umarım benim değerlendirmelerim hatalıdır, yanlış yorumlamalarla doludur... 

Yorumlar

Son haftanın en çok okunan 10 yazısı

IPTV World Forum İstanbul'un ardından

Bu satırları yazarken etkinliğin ikinci günkü programı devam ediyor. İki günlük, oldukça yoğun program tam zamanında başlaması, zaman çizelgesine uygun devam etmesi ile uluslararası bir organizasyon olduğunu belli etti. Katılım ücretinin yüksekliğinin getirdiği en önemli sonuç etkinlik izleyicilerinin gerçekten ilgili kişiler olmasıydı. Sadece ilk gününü takip edebildiğim etkinlikte TTNet ve AirTies CEO'ları gibi çok üst düzey konuşmacılar söz aldı. Oturumların araları, toplantı salonunun önündeki fuayede kurulan sergileri gezmek için yeterli uzunlukta tutulmuştu.  İstanbul'un en kolay ulaşılabilen otellerinden birisi olduğunu düşündüğüm Mövenpick'in seçilmiş IPTV Forum için. Levent metrosunun çıkışında yer alan otel, aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet köprüsünün dibinde. Levent metrosundaki otobüs duraklarında Sabiha Gökçen havaalanına direkt giden İETT otobüsü kalkıyor. Zaten Atatürk havaalanına raylı sistemle, aktarmalar yaparak ulaşılabiliyor. Sabah 6 uçağı Atatürk hav

IPTV World Forum Ardından, Teknik Değerlendirme - 1

Yazının başlığını Teknik Değerlendirme - 1 dedim. Bunun bir dizi yazının ilki olduğunu düşünerek öyle yazdım. Pek uzun yazmayacağı, dizi yapmayı düşündüğüm için. Öncelikle Türk Telekom ve TTNet üzerine görüşlerimi yazayım. Etkinliğin ana destekçilerindendi her iki şirket. Türk Telekom'un üst şirket olarak görürsek, ki öyle aslında, Argela, TTNet ile birlikte sergi alanında büyük yer almışlardı. Argela, yazılım geliştirme alanında çalışıyor. TTNet, malum internet servis sağlayıcısı. Türk Telekom'un etkinlikte açıkladığı stratejisine göre IPTV , internet ve Voice over IP (IP üzerinden ses:VOIP) hizmetini TTNet üzerinden sunacak. İnternet ve telefonu tek faturada birleştirmeyen Türk Telekom, üç hizmet için tek fatura dönemine geçmeyi planlıyor. IPTV'yi itici güç olarak kullanacak. 3 farklı ekrandan (telefon, televizyon ve bilgisayar) televizyon izlemenin olanaklı olacağı ileri sürülüyor. Planlaması kolay, uygulaması ise zor bir hizmet IPTV. Multicast broadband internet bağl

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

bir kez daha, nedir bu sayısal karasal televizyon?

Blog sayfamda DTT etiketiyle yayınlanmış 100'e yakın içerik bulunsa da, geçenlerde buluştuğumuz lise arkadaşlarımın sorusu üzerine, bir kez daha yazmaya karar verdim. Bilenler, okumadan geçebilir. Bilmeyenler ve sektörün uzağındaki kişiler düşünülerek hazırlanmış bir yazıdır.  Soru - yanıt şeklinde kurgulanmış yazılarımın daha çok okunduğu gözlemi üzerine, buyurun sık sorulan sorularla Sayısal Karasal Televizyon: Şimdi tam olarak neden bahsediyoruz? Çanak ile izlediğimiz televizyon mu?

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

Göksu Restaurant Nenehatun şubesi açıldı

ve beklenen gerçekleşti...Ankara'nın Sakarya caddesine açılan Bayındır sokakta yer alan Göksu, gönüllere taht kurdu. Gerek servisi, gerek yemeklerin lezzeti vazgeçilmezler arasına girdi. Mekanın Kızılay'ın göbeğindeki Sakarya caddesinde olması, kimilerini üzüyordu. Özellikle Kızılay'a hiç inmeyenler, kalabalığı sevmeyenler yukarılarda bir Göksu hayali kuruyordu. Uzun sürdü inşaat. Nenehatun caddesi ile Tahran caddesinin kesiştiği köşede yer alan binanın inşaatının neden bu kadar sürdüğünü pek anlamamıştım, düne kadar. Dışarıdan 4-5 kat görünen bina toplamda 10 katlıymış. Üstte 3 kat içkili restaurant (ki bu bölüm henüz açılmamış), girişte bekleme salonu ve bar-kütüphane, girişin altında işkembe ve kebapçı (ki bu bölüm hizmet vermeye başladı), işkembecinin altı tam kat mutfakmış, onun altında garaj-çamaşırhane ve en altta iki kat konferans salonu olarak düzenlenmiş öğrendiğime göre. İlk ziyaretime ait fotografları (binanın dıştan çekilmiş bir görüntüsü ve iştah açıcı) beğe

Kocadağ At Çiftliği Kocadağ Köyü / Havran

Deniz, kum, güneş tatilinden sıkıldıysanız ve Edremit körfezi civarındaysanız size süper bir alternatif: At binmek. Edremit'ten Balıkesir'e giden yol üzerindeki şirin ilçe Havran'ın Kocadağ köyünde bu mekan. Henüz dört yaşında olan iki(z) kızlarımız çok keyif aldılar at binmekten. Altınızda sizden epey güçlü b ir hayvan varken dengede durmaya çalışmak, yorucu bir o kadar da keyifli bir uğraş. Eğer hayatınızda at binmeyi hiç denemediyseniz, emin olun deneyince siz de kabul edeceksiniz, çok şey kaçırmışsınız demektir.    Kocadağ At Çitfliği'nde at binmenin yanı sıra lezzetli mutfağını da deneyebilirsiniz. Mantı, haşlama içli köfte, ızgara köfte ve elbette demleme çay. Fiyatlar derseniz bu konuda ucuz / pahalı yorumu yapmak istemiyorum. Bunun yerine bir kaç seçtiğim ürünün fiyat bilgisini paylaşacağım. Ancak, öncelikle sipariş edeceğiniz yiyeceklerin hepsinin büyük bir özenle hazırlanıp, aynı özenle servis edildiğini belirteyim. Biz mantı, içli köfte, ızgara hellim ve

Yaylapınar (Sinekçiler) Köyü Nazilli tatili

Yazılacaklar birikti, bu gidişler birikmeye devam edecek. Üst üste gelince seyahatler, okunanlar, teknik gelişmeler böyle oluyor. Yavaş düzgündür, düzgün ise hızlı deyip başlayayım bir yerinden.  Geçtiğimiz haftanın 6 gecesini, Aydın'ın Nazilli ilçesinin, eski adıyla Sinekçiler, Yaylapınar köyünde geçirdik. Ne ben, ne de eşim Nazilli'li. Oralarda yaşayan akrabamız da yok. Peki nasıl oldu da bir köyde kaldık 6 gece. Pınar Kaftancıoğlu sayesinde. Kendisini büyük şehirlerde, özellikle İstanbul'da, yaşayan çocuk sahipleri tanıyacaktır. Ayşe Arman'ın söyleşisinden sonra tanıyanlar ve alış veriş yapanların sayısında ciddi artış olmuş. Siz tanımayanlardansanız İpek Hanım'ın Çiftliği'nin web sayfasına bakmanızı ve yazının geri kalanını sonra okumanızı öneririm.  Kaftancıoğlu, bana kalırsa ülkemiz için uygulanabilir bir kalkınma modeli oluşturmuş. Ülkemiz, her ne kadar son dönemlerde ihmal edilmiş olsa bile, bir tarım ülkesi. Tarıma elverişli topraklara

Sodom ve Gomore / Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Feriye, 2016 Yakın tarih okumalarına devam ediyorum. Bu kez, inceleme ya da anı değil okuduğum, bir roman. Dönemin, yakın tarih olarak adlandırdığım 1870-1930 arası dönemin, tanıdığı Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun bir eseri: Sodom ve Gomore. Karaosmanoğlu'nun Yaban adlı romanını okumuştum yıllar önce. Sanırım lise yılları, nereden baksanız 25 yıldan fazla olmuş. Kiralık Konak, Hüküm Gecesi ve Yaban okunacaklar listesine yeni girenlerden. 

Almanya'da televizyon yayınlarına erişim

Televizyon yayınları kablolu ve kablosuz olmak üzere iki ortam kullanılarak evlere ulaştırılır. Her iki ortam için de farklı uygulamalar bulunmaktadır. Kablonun kullanıldığı durumlarda Kablo TV, IPTV seçenekleri mevcuttur. Kablosuz ortam için ise uydu ve karasal vericiler kullanılabilir. Her ortamın kendisine göre avantajı, dezavantajı vardır. Daha ayrıntılı analizlerde, yayıncı için ve izleyici için avantajlar ve dezavantajlar olduğu görülecektir. Hatta ülkelerin düzenleyici denetleyici kuruluşlarının desteklediği ve/veya kösteklediği televizyon dağıtım yöntemleri olduğu söylenebilir.  Bu uzun girişi yazmamın sebebi, Arthur D. Little adlı araştırma kuruluşunun yakın tarihte yayınladığı bir araştırma. Lars Riegel ve Julien Duvaud-Schelnast imzalı   Almanya'da TV Platformları 2014 ve sonrası başlıklı 10 sayfadan ibaret rapor, Almanya'da son dönemin sıcak tartışma konusu durumundaki sayısal karasal televizyonun geleceğine ilişkin önemli analizler içeriyor. Geçtiğimiz Nisan