Ana içeriğe atla

RTÜK üyesi Sn.Esat Çıplak DTT süreci ile ilgili açıklamalar yapmış

Arkadaşlar arasında Link Edin olarak bilinip anılan Linked In sitesinde bildiklerimi paylaşıyorum. Bu paylaşımlar tek yönlü olmuyor neyse ki. Dün Kenneth Wenzel'ın gönderdiği bir ileti ile haberdar oldum RTÜK üyelerinden Sn. Esat Çıplak'ın açıklamalarından. 

Sn. Çıplak, sayısal karasal televizyon yayıncılığına geçiş sürecini eleştiriyor. Çıplak, frekansın verimli kullanılmasından yola çıkarak, analog karasal yayınların sonlandırılması ile boşa çıkacak kıymetli, kimilerine göre altın kadar değerli, bandın mobil operatörlerin kullanması amacıyla ihale edilmesini öneriyor. Buna gerekçe olarak sayısal karasal televizyon (Digital Terretrial Television: DTT) şebekesinin kurulması için gereken kaynağın büyüklüğüne dikkat çekiyor. EMO'da 2013 yılında düzenlediğimiz bir panelde ülke nüfusun %90'nına DTT ulaştırılması için gerekli şebeke yatırımının 1 milyar Avro civarında olacağı konuşulmuştu. Çıplak'a göre bu tutarda yatırım heba olacak. Çünkü artık kimse analog karasal televizyon yayını izlemiyor. 


Sayısal Karasal Televizyon yayıncılık dünyasının hızlı trenidir


Hep aynı örneği veriyorum: Ankara-Eskişehir arası hızlı tren olmadan önce kaç kişi demiryolunu tercih ediyordu? Şimdi kaç kişi hızlı trene biniyor? DTT, hızlı tren gibidir. Halkın genel çıkarına uygundur. Doğrudur, ilk yatırım maliyeti yüksektir. Ancak kurulum sonrasında izleyiciye DTT'ye uygun kutu/alıcı dışında maliyeti yoktur. Yayınlar, büyük oranda, FTA (Free To Air: ücretsiz izlenebilen) olarak gerçekleşir. DTT yayınlarının tümüyle FTA olmasını sağlamak RTÜK'ün bir yönetmelik değişikliğine bakar sadece. 

LTE-B çözümü sayesinde mobil operatörler; öncelikle 700 Mhz gibi "altın" değerinde bir banda kavuşacaklar. Böylelikle daha düşük güçte vericilerle daha geniş alanları kapsayabilecekler. Yani maliyetleri düşecek. İkinci olarak ise ses gelirleri, yeni uygulamalarla düşen mobil operatörlere, deyim yerindeyse, can simidi atılmış olacak. Artık pek çok kişi WIFI bağlantılar üzerinden internete bağlanıp Skype, WhatsApp gibi uygulamaları kullanarak ücretsiz iletişim kuruyor. Mobil operatörler, insanları paketlere zorunlu kılarak bu süreci olabildiğince az hasarla atlamak derdinde. LTE - B, teorik olarak akla yatkın görünse bile mobil operatörlerin hücresel sistemlerini kullandığı için, adı Broadcast olsa da bildiğimiz Broadcast değildir. 

Avrupa'da DTT en çok tercih edilen TV izleme yöntemi


Avrupa Birliği'nin  (AB), Avrupa Yayın Birliği'nin (EBU) raporları istatistikleri incelendiğinde Avrupa ülkelerinde durum ortaya çıkıyor. AB İstatistiklerinde 2013 tarihli EuroBarometer'a (http://ec.europa.eu/information_society/newsroom/cf/dae/document.cfm?doc_id=2629)  bakmak bile DTT'nin Avrupa'daki hakimiyetini göstermeye yeter. Bu çalışmaya göre AB ülkelerinde televizyona DTT ile erişenlerin oranı %40'tır. 

Sn. Çıplak'ın ileri sürdüğü çözümün benzerleri EBU Teknik Dergisinde Almanya ile ilgili yapılmıştır. Yayınlandığı 2013 yılında epey tartışılan öneri, DTT şebekesinin kapatılarak sayısal televizyona kablo, uydu ve LTE-B ile erişilmesi şeklindedir. Sn. Çıplak'ın önerisi ile büyük benzerlikler içeren tartışma, neyse ki, tartışma olarak kalmıştır. Kablo altyapısı, IP erişiminin kolaylıkları ve ucuzluğu, gelir seviyesi gibi ülkemizle kıyaslanamayacak Almanya'da DTT şebekesi, DVB-T2 HEVC olarak 2017 yılında kurulacaktır. 

Uzun lafın kısası Sn. Esat Çıplak, bu tartışmayı yapmak için fazlasıyla geç kalmıştır. 2013 yılında benim de konuşmacı olarak katıldığım iki panelde Elektrik Mühendisleri Odası RTÜK'ten konuşmacı talep etmiş ve her iki etkinlikte de RTÜK adına konuşmacılar katılmıştır. Keşke o dönemde de Üst Kurul üyesi olan Sn. Çıplak da etkinliklere katılıp bu kıymetli görüşlerini tartışmaya açsaydı. 

Gene de, henüz DTT konusunda bir çivi dahi çakılmamış ülkemizde, Sn. Esat Çıplak'ın açıklamasını dikkatle değerlendirmek ve tartışmak hepimizin görevidir. 

Fotografı, 2013 yılında Londra'da tüm masraflarını cebimden karşılayarak katıldığım Connected TV etkinliği günlerinde Londra sokaklarında çekmiştim. 2013 yılında bana epey tuzluya malolan bu gezilerimin benzerini 2015 yılında da sürdüreceğim. 2015 Eylül'ü ile başlayacak süreç bakalım nereye evrilecek. 

Konuyla ilgili daha önce yazdıklarımın bir bölümüne aşağıdaki bağlantılardan erişebilirsiniz:


http://kitap.emo.org.tr/genel/kitap_goster.php?kodu=243



Yorumlar

  1. Sayın Özgür, Esat Beyin yazısı ile yaptığınız yorumlar için cevapları veriyorum; 1)Mobil üzerinden LTE-B ile yapılacak TV yayınları da ücretsiz olacak ve yayın biçimi tamamen sayısal TV vericileri ile benzer olacak ilaveten bu TV yayınları ek LTE-B alıcılı standart TV alıcıları dışında, lap-top, desk-top ve tabletler ve akıllı telefonlarda izleyebilecekler. Artık Qualcomm chip'leri LTE-B yayınlarını alabilecek özellikte üretiliyor, yani akıllı telefonlar ve tabletler doğrudan, PC ler ile TV alıcıları ise başlangıçta USB dongle daha sonra da gömülü olarak doğrudan anten kullanmadan şehirlerde TV yayınlarını izleyeceklerdir. Sayısal TV vericileri üzerinden yayınlar yapıldığında ise sadece TV alıcıları bu yayınları izleyebilecektir.

    2)LTE-B de tıpkı sayısal TV vericilerinden yapılan yayınlar gibi Broadcast'dir ve teknik olarak hiç bir farkı yoktur,sadece TV vericilerinin sayısı az, gücü ve anten kule yüksekliği fazladır, LTE-B'de ise baz istasyonlarının sayısı çok fazla çıkış gücü ve anten yüksekliği azdır onun dışında broadcast tekniği aynıdır hatta her iki sistemde SFN özelliğini kullanmaktadır. Baz istasyonlarının avantajı sayılarının çok olması nedeniyle antensiz yayın izleme özelliği sağlamaktadır. (Bilhassa şehirlerde)

    3) EBU'nun çalışması doğrudur, çünkü halen Avruda'da ASO yapmayan ülke kalmadı ve AVrupa sayısal yayıncılığa 20 yıldan önce başladı. Halen bu konuda Avrupa milyarlarca $ yatırım yapmış, on binlerce çalışanı ile büyük bir sektör oluşturmuştur. Şimdi bu sistemi ortadan kaldırmak tabii ki kolay değildir hem maddi, hem çalışan sayısı hem de sektör olarak. Ancak yakından takip ediyorsanız Avrupa'da artık linear TV yayınlarını izleme oranı hızla düşüyor ve sadece yaşlı nüfus bu yayınları izliyor, genç ve orta yaşlı gruplar öncelikle video için mobil sistemleri kullanıyorlar. Yine de 2020 yılından sonra Avrupa tekrar sayısal yayıncılığı gözden geçirecek. Bunun yanı sıra daha şimdiden önemli bazı Avrupa ülkeleri 2. digital dividend kapsamında 700 MHz bandını mobil operatörler için ihale edileceğini duyurdu. Avrupa kesinlikle 2020'lerden sonra mobil üzerinden linear TV yayınlarını devreye sokmaya çalışıyor. Ancak ülkemizde durum farklı bizde ise ASO ve sayısal TV için hiç bir işlem şu güne kadar yapılmadı (iyi ki de yapılmamış) şimdi bu durumda olsa Avrupa Milyarlarca $ harcayarak sayısal TV vericilerini kurur mı? Tabii ki cevap hayır. Çünkü dün sayısal TV vericilerinin kurulduğu dönemde kimin aklına gelirdi bu gün video dağıtımın neredeyse %70'nin mobil sistemler üzerinden PC'ler, tabletler ve akıllı telefonlar üzerinden yapılacağını? Bu durumda zaten baz istasyonları var, altyapıları hazır, işletmeleri zaten yapılıyor, ek donanımlar LTE-B tekniği ile TV yayınlarını hemde her türlü cihaza yayınlamak varken, bunun yerine yatırımı milyarlarca $ tutan,işletmesi zor, zaten mevcut izleyeni az, mobil ile karşılaştırıldığında teknolojik gelişimi daha zor ve uzun zaman alan sistem kurulsun, hanfi ülke yapar bizim durumda olsa Avrupa'da? Hiç bir ülke yapmaz. Dolayısıyla EBU'nun Avrupa koşulları ile bizimki tamamen farklı. Üstelik frekans ihalesine gerek yok, mux işletmesine gerek yok. Bütün bunlar TV yayıncılığında, ülkemiz şartlarından muhakkak hücreselTV opsiyonunun denenmesi gerektiğinin açık birer örneğidir. Daha ayrıntılı bilgi isterseniz lütfen bana haber veriniz.

    Selamlar, TUFAN

    YanıtlaSil
  2. Merhaba Tufan Bey,
    Kıymetli yorumunuz için çok teşekkürler. Yazıda da belirtmeye çalıştığım gibi meselemiz aynı, ülkemiz için, ülkenin yurttaşları için en ekonomik ve verimli yol/yöntemin belirlenmesi.
    Ne kadar güzel uzunca yazmışsınız. Keşke RTÜK'ün sayın üyeleri bu blogu okuyor olsalar, keşke sizin yorumunuzu görseler, söyleyecek sözü, savunacak fikri olanları bir araya toplasalar.
    Neyse, 2013'te iki panel düzenleyen EMO'ya Eylül 2015 itibariyle bu konuların tartışılacağı bir forum düzenlemesini önereceğim. Umarım Ankara'ya gelebilirsiniz. Sizinle tanışmak isterim.
    Saygılarımla,
    Özgür Coşar

    YanıtlaSil
  3. Merhaba Özgür Bey, merak etmeyin zaten ben 43 yıldır Ankara'da yaşıyorum, ben Türk Telekom Eski Uydu Haberleşme Dairesi Başkanı idim, 2005 yılında emekli oldum ama hala telekom sektöründeyim. Bahse konu sayısal yayıncılık üzerinde ise 2.5 yıldan beri çalışıyorum, ne zaman isterseniz tanışır, EMO'da da bu konuları detaylı olarak tartışabiliriz. Nazik yorumlarınız için de çok teşekkür ederim. Ayrıca Sayın RTUK Kurul Üyesi Esat Bey de sizi takip ediyor, bilgilerinize..

    Selamlar,

    Tufan

    YanıtlaSil
  4. Bir de derler ki blog yazmak işe yaramaz diye. Sayın üst kurul üyemize de saygılarımı sunuyorum o zaman. Eylül ayında Ankara'da görüşmek üzere.

    YanıtlaSil
  5. Özgür Bey, Eylül ayı EMO toplantısı öncesi için tarih ve yer bildirirseniz sevinirim.

    Selamlar, iyi akşamlar ve iyi bir hafta sonu dilerim.

    Tufan

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız denetimimden geçtikten sonra yayınlanacak. Beğenmediklerinizi hakaret içermeyen şekilde ifade edin lütfen.

Son haftanın en çok okunan 10 yazısı

bir kez daha, nedir bu sayısal karasal televizyon?

Blog sayfamda DTT etiketiyle yayınlanmış 100'e yakın içerik bulunsa da, geçenlerde buluştuğumuz lise arkadaşlarımın sorusu üzerine, bir kez daha yazmaya karar verdim. Bilenler, okumadan geçebilir. Bilmeyenler ve sektörün uzağındaki kişiler düşünülerek hazırlanmış bir yazıdır.  Soru - yanıt şeklinde kurgulanmış yazılarımın daha çok okunduğu gözlemi üzerine, buyurun sık sorulan sorularla Sayısal Karasal Televizyon: Şimdi tam olarak neden bahsediyoruz? Çanak ile izlediğimiz televizyon mu?

IPTV World Forum İstanbul'un ardından

Bu satırları yazarken etkinliğin ikinci günkü programı devam ediyor. İki günlük, oldukça yoğun program tam zamanında başlaması, zaman çizelgesine uygun devam etmesi ile uluslararası bir organizasyon olduğunu belli etti. Katılım ücretinin yüksekliğinin getirdiği en önemli sonuç etkinlik izleyicilerinin gerçekten ilgili kişiler olmasıydı. Sadece ilk gününü takip edebildiğim etkinlikte TTNet ve AirTies CEO'ları gibi çok üst düzey konuşmacılar söz aldı. Oturumların araları, toplantı salonunun önündeki fuayede kurulan sergileri gezmek için yeterli uzunlukta tutulmuştu.  İstanbul'un en kolay ulaşılabilen otellerinden birisi olduğunu düşündüğüm Mövenpick'in seçilmiş IPTV Forum için. Levent metrosunun çıkışında yer alan otel, aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet köprüsünün dibinde. Levent metrosundaki otobüs duraklarında Sabiha Gökçen havaalanına direkt giden İETT otobüsü kalkıyor. Zaten Atatürk havaalanına raylı sistemle, aktarmalar yaparak ulaşılabiliyor. Sabah 6 uçağı Atatürk hav

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum Ardından, Teknik Değerlendirme - 1

Yazının başlığını Teknik Değerlendirme - 1 dedim. Bunun bir dizi yazının ilki olduğunu düşünerek öyle yazdım. Pek uzun yazmayacağı, dizi yapmayı düşündüğüm için. Öncelikle Türk Telekom ve TTNet üzerine görüşlerimi yazayım. Etkinliğin ana destekçilerindendi her iki şirket. Türk Telekom'un üst şirket olarak görürsek, ki öyle aslında, Argela, TTNet ile birlikte sergi alanında büyük yer almışlardı. Argela, yazılım geliştirme alanında çalışıyor. TTNet, malum internet servis sağlayıcısı. Türk Telekom'un etkinlikte açıkladığı stratejisine göre IPTV , internet ve Voice over IP (IP üzerinden ses:VOIP) hizmetini TTNet üzerinden sunacak. İnternet ve telefonu tek faturada birleştirmeyen Türk Telekom, üç hizmet için tek fatura dönemine geçmeyi planlıyor. IPTV'yi itici güç olarak kullanacak. 3 farklı ekrandan (telefon, televizyon ve bilgisayar) televizyon izlemenin olanaklı olacağı ileri sürülüyor. Planlaması kolay, uygulaması ise zor bir hizmet IPTV. Multicast broadband internet bağl

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

Kocadağ At Çiftliği Kocadağ Köyü / Havran

Deniz, kum, güneş tatilinden sıkıldıysanız ve Edremit körfezi civarındaysanız size süper bir alternatif: At binmek. Edremit'ten Balıkesir'e giden yol üzerindeki şirin ilçe Havran'ın Kocadağ köyünde bu mekan. Henüz dört yaşında olan iki(z) kızlarımız çok keyif aldılar at binmekten. Altınızda sizden epey güçlü b ir hayvan varken dengede durmaya çalışmak, yorucu bir o kadar da keyifli bir uğraş. Eğer hayatınızda at binmeyi hiç denemediyseniz, emin olun deneyince siz de kabul edeceksiniz, çok şey kaçırmışsınız demektir.    Kocadağ At Çitfliği'nde at binmenin yanı sıra lezzetli mutfağını da deneyebilirsiniz. Mantı, haşlama içli köfte, ızgara köfte ve elbette demleme çay. Fiyatlar derseniz bu konuda ucuz / pahalı yorumu yapmak istemiyorum. Bunun yerine bir kaç seçtiğim ürünün fiyat bilgisini paylaşacağım. Ancak, öncelikle sipariş edeceğiniz yiyeceklerin hepsinin büyük bir özenle hazırlanıp, aynı özenle servis edildiğini belirteyim. Biz mantı, içli köfte, ızgara hellim ve

Anıttepe, sokaklar, anlamlar

Ankara, ne yazık ki, içerisinden su geçen şehirlerden değil. Aslında daha doğrusunu söylersem, içerisinden geçen suların üzerini kapatıp yok eden bir kent. İncesu deresi, Kavaklı dere, Ankara çayı hep üzeri kapatılıp, halının altına süpürülen tozlar gibi gözden ırak tutulup unutulmuş kent suları. Hal böyle olunca Başkent, akar suyun kente sağlayacağı güzelliklerden yoksun. Neyse ki arayan için gizli güzellikler barındırıyor.   Anıttepe, bu gizli güzellikleri saklayan semtlerden. Anıtkabir, yılın her mevsimi caddelerden eksik olmayan turist otobüsleri, resmi bayramlarda protokol için kapatılan yollar, son dönemde sıklıkla düzenlenen mitinglere ev sahipliği yapan Tandoğan meydanı, Çankaya Belediyesi'nin  konserlerinin mekanı Anıtpark Anıttepe denildiğinde ilk aklıma gelenler. Ve tabii, geçenlerde bir yarışmada soru olarak da yöneltilen sokak isimleri: Ordular, İlk, Hedef, İleri, Ata ve Akdeniz caddesi.    Anıtkabir'in sınırını oluşturan 3 cadde bulunur: Gençlik, Mareş

Sayısal radyo - Norveç FM yayınlarını sonlandıran ilk ülke olacak mı?

Blog sayfamda sayısal radyo yayınlarıyla ilgili yazdığım yazılar var. Bunlara bir yenisini eklemenin yeri geldi. Yazıya karar vermemin nedeni, Avrupa Yayın Birliği (European Broadcasting Union: EBU) teknoloji dergisi Tech-i'in Aralık 2013 sayısının başlığı "end in sight for FM?" Dergide FM yayınlarını kapatmayı planlayan Norveç'teki durumu irdeleyen bir yazı var.  Norveç, FM radyo yayınlarını 2017 yılında sonlandırmayı hedefleyen ve bunu açıklayan ilk ülke . Ülkede sayısal radyo yayınları ile FM analog radyo yayınları eş anlı olarak yapılıyor. Sayısal radyonun tanıtılması ve desteklenmesi için kamu yayıncısı NRK ile Norveç'in en büyük özel radyo yayıncısı P4 ortaklığında Digital Radio Norway (DRN) adlı bir yapı kurulmuş . Bu kamu - özel birlikteliği sayısal radyonun yaygınlaştırılması için önemli bir sinerji yaratmış. 2013 sonu itibariyle Norveç'in %90'ını kapsayan iki adet DAB+ multipleksi bulunuyor. Norveç kamu yayıncısının yükümlülüğü ise 2014 son

Sokakbaşı Meyhane, nam-ı diğer Hüseyin'in Meyhanesi

Uzunca bir süredir izlediğim tek televizyon yayını Behzat Ç.'nin Hüseyin'in Meyhanesi mekanı olarak kullandığı Sokakbaşı Meyhanesi'ne sonununda gittim. Hatta yanda gördüğünüz üzere Behzat'ın masasında fotografım da var. Mekan, aslında Behzat Ç. öncesinde de bölgede bilinen sevilen yerlerdendi. Esat dörtyolda, köşebaşında yer alan burayı Behzat Ç.'de mekan olarak kullanmak, muhtemelen Erdal Beşikçioğlu'nun zamanında Sokakbaşı'nın çaprazında bir yer işletmesinden kaynaklanıyordur.  Sokakbaşı'na diziden aşinayız. Havalar iyi olduğunda açık havada büyükçe bir yerleri var. İçerisi de küçük sayılmaz. Mezeler lezzetli, fiyatlar pek ucuz sayılmaz. Dizinin etkisi fiyatlara yansımış görünüyor. Behzat'ın masası rezervasyonlu oluyormuş genelde. Yurt içi ve hatta dışından rezervasyon yapılıyormuş. Mekanın garsonları, kim bölümlerde rol almış. Duvarlarda gazete küpürleri ve diziden görüntülerin yer aldığı fotograflar var.  Yakında final yapacak olan Behzat

Çobanoğlu Restaurant / Eymir Gölü - ANKARA

Senelerdir gidip geldiğim ve her seferinde huzur bulduğum Eymir Gölü ile ilgili ayrıntılı rehber hazırlama işine giriştiğimde, göl kıyısında yer alan mekânları ayrıca tanıtmam gerektiğini fark ettim.  Göl çevresinde araç trafiği tek yönlü olunca, Çobanoğlu'na araç ile ulaşmak epey sürüyor. Gölbaşı tarafındaki kapıyı kullanarak göl kıyısına girdiyseniz, göl çevresindeki turunuzun şık bölümünün son tesisi Çobanoğlu. Adını, geniş bahçesindeki Çobanoğlu çeşmesinden alan bu tesis, kahvaltı, gözleme, ızgara çeşitleri ve sıcak-soğuk mezeleri ile sağlam bir mutfağa sahip.  Eymir gölü, genişçe akan ve kıvrımlarla ilerleyen bir nehre benziyor, haritadan baktığınızda. Bu yüzden, Çobanoğlu'nda otururken küçük bir göl görüyorsunuz. Göl kıyısındaki diğer tesisler ise Çobanoğlu'ndan görünmüyor.  İster bahçesinde oturun, ister soba ile ısıtılan içerisinde çok keyif alacağınızı düşünüyorum Çobanoğlu'nda. TRT tarafındaki kapıdan, yürüyerek ya da bisiklet ile, trafiğin tersi yön