Ana içeriğe atla

Kayıtlar

sayısal radyo aramasıyla eşleşen yayınlar gösteriliyor

sayısal karasal radyo: EBU raporu

Paris, 2014 Örovizyon şarkı yarışması dolayısıyla hepimizin tanıdığı bir örgüttür aslında European Broadcasting Union, kısa adıyla EBU. Avrupa kamusal hizmet yayıncılarının üyesi olduğu EBU, sayısal karasal radyonun, birlik üyesi ülkelerdeki durumunu özetleyen bir rapor yayınladı. EBU'nun web sayfasından ücretsiz indirebileceğiniz bu rapor bir hayli ilginç bilgiler içeriyor.  Raporun içeriğine geçmeden önce sayısal "karasal" radyo ifadesini neden kullandığıma bir açıklık getirmek istiyorum. "Karasal" olmayan sayısal radyo da mı var diye sorabilirsiniz. Yanıt kısa ve net aslında: Elbette. Uydu üzerinden iletilen radyo da "sayısal", sayısal kablo üzerinden taşınan radyo da "sayısal". Ülkemizde her ikisini de alabilen haneler bulunuyor. Bu iki radyo yayını da sadece radyo yayını almak için üretilmiş olmayan cihazlar kullanılarak alınıyor. Bir yerde, videonun yan ürünü gibi durumu var bu anlamda uydu ve kablodaki sayısal radyonun. Ülkemi

DAB+: Sayısal Radyo +

Bu da nereden çıktı demeyin. Aslında uzun yıllardan beri kullanılagelen bir radyo teknolojisi olan DAB'nin güncellenmiş hali. Bu yazıda DAB+'ın getirdiği yeniliklerden bahsetmek yerine sayısal radyoya neden ihtiyaç var? Avrupa'daki durum nedir? Ülkemizde planlanan nelerdir? sorularına yanıtlar vermeye çalışacağım.  neden Sayısal Radyo? Aslına bakarsanız neden sayısal televizyon sorusuna verilen yanıtlar, neden sayısal radyo sorusuna da verilebilir.  İzleyici / dinleyici açısından bakarsak: içeriğe yüksek kalitede erişmek daha fazla kanal / daha çeşitli programlar sadece sesten fazlası / veri ile desteklenen ek uygulamalar Yayıncı açısından bakarsak: frekansın verimli kullanımı sayesinde daha fazla içerik yayınlayabilmek, tematik radyo kanalları ile dinleyicileri bölümlere ayırabilmek ve bu sayede daha hedefe odaklı reklamlar yayınlayabilmek, düşük güçlü vericilerle enerji tasarrufu, yenilenmiş radyo ile kaybedilen genç dinleyicilerin yeniden kaza

DRM Konsorsiyumu Başkanı Ruxandra Obreja ile e-söyleşi

DRM, sayısal radyo standartlarından birisidir. Daha önce WorldDMB Başkanı Patrick Hannon ile bir söyleşi yayınlamıştım. Bu söyleşi ile birlikte DAB/DAB+'ın yanı sıra DMB30 ve DMB+ konusunda da fikirleri öğrenmiş olacağız. Bu iki söyleşi için aynı soruları kullandım. Eğer herşey planladığım gibi gerçekleşirse, sayısal radyo teknolojileri konusunu, DVB-T2 Lite profili üzerinden radyo yayını seçeneği hakkında yapacağım son bir söyleşi ile kapacağım. Bu söyleşileri bir araya toplayıp bir e-kitap haline dönüştürebilirsek ne güzel olur... Bayan Obreja, DRM Konsorsiyumu Başkanlığı'nın yanısıra BBC'de Sayısal Radyo Gelişmeleri Bölümü Başkanlığı görevini de yürütmektedir. Huzurlarınızda kendisine bir kez daha teşekkürlerimi sunarım... 1. Sayısal radyo dönüşümü için dünya çapında birçok örnek var. Kimileri başarılıyken kimileri ise tam anlamıyla hezimet. Sanırım izlenecek tek bir doğru yok. Bu deneyimler ışığında bize, yani Türkiye’ye ne önerirsiniz? Radyo, evrensellik,

World DMB Başkanı Patrick HANNON ile e-söyleşi

World DMB Başkanı Patrick Hannon ile gerçekleştirdiğim e-söyleşinin tercümesini aşağıda bilgilerinize sunarım. Metnin orijinaline buradan ulaşabilirsiniz... Şubat 2014'te Paris'te Fransızca Radyo Günleri adlı etkinlikte tanışmıştık Patrick Hannon ile. Kendisi  Frontier Silicon  firmasının Genel Müdür Yardımcısı olmasının yanı sıra DAB/DAB+'ı yaygınlaştırma ve tanıtma amacıyla kurulan  WorldDMB  adlı kar amacı gütmeyen organizasyonun başkanı.  Ülkemizde 2002 yılında TRT tarafından  deneme  yayınları yapılan DAB, dünyada birçok ülkede sayısal radyo standardı olarak tercih edilmiş durumda. Farklı ülkelerin farklı deneyimleri var önümüzde. Norveç 2017 yılında FM yayınlarını sonlandıracağını duyurmuşken, Almanya'da DAB yayıncılığı bir fiyasko ile sonlandı. Ardından 2011'de DAB+ ile birlikte yenilenen sayısal radyo macerasında şu anda iyi bir konumda bulunuyor Almanya. Fransa ise, şaşırtıcı bir şekilde, üç kentinde 2014'te başlayan deneme yayınları dışında (Par

Kenneth Wenzel ile sayısal radyo konulu e-söyleşi

Kenneth Wenzel, Amsterdam'da DVB-T2 Lite  üzerinden radyo yayını yaparken. Öndeki alıcı, cep telefonundan DVB-T2 yayını izlemek için kullanabileceğiniz bir eklenti. Bu sayısal radyo konusunda yayınladığım beşinci söyleşi. Bugüne değin WorldDAB ve WorldDRM başkanları ile söyleşiler yayınladım. Ayrıca Attila Ladayni, kurallarına uygun işletilen bir FM şebekesinin kalite bakımından sayısal radyodan aşağı kalır yanı olmadığını belirttiği bir söyleşi verdi. Dr. Peter Siebert söyleşisinde de sayısal radyo konusuna ilişkin bir soru yer alıyordu.  Bu kez, konuğum Kenneth Wenzel. Kendisi Danimarka'da yaşıyor, sayısal radyo ve televizyon yayıncılığı konularında araştırmalar yapıyor. Aynı zamanda U-Media ApS adlı şirketin üst yöneticisi. Wenzel ile iki kez yüzyüze görüşme olanağı buldum. İlki 2013 yılında Estonya'nın başkenti Talin'de düzenlenen Sayısal Yayıncılık Konferansı'ndaydı. Her ikimiz de sunum yapmıştık söz konusu etkinlikte. Wenzel, DVB-T2 Lite profilinin sa

Sayısal karasal radyo üzerine uçuşan fikirler

Zaman zaman umutsuzluğa kapılıyorum. Araştır, oku, yaz, konuş, anlat...  Hepsi boş geliyor.  Okuyan yok, soran yok, dinleyen yok...  Sonra en azından " üzerime düşeni yaptım " diyebilmek adına devam etmem gerek diyorum. Kısa ve muhtemelen gereksiz girişin ardından buyurun : Konuyu takip edenlerin bildiği üzere Avrupa'nın kimi ülkelerinde 20 senedir süren bir "sayısal karasal radyo" macerası var. Teknik ayrıntısı çok olsa da işin özü kısa ve net: FM bandında büyük kentlerde bir sıkışıklık olduğu iddiası var. Aslında sonsuz bir kaynak olmayan frekansın "dolması" son derece doğal bir süreç.  88 - 108 MHz aralığında, birbirini rahatsız etmeyecek şekilde dizildiğinde 50-52 adet radyo istasyonu olabiliyor. Büyük kentlerde bu sayının aşılması durumda, ki bugün için İstanbul'da 100'ün üzerinde FM radyo istasyonu yayın yapmaya çalışıyor, işler karışıyor. Sayısal karasal radyo, temelde bu sorunu çözmeyi vaadediyor. Yayıncı için daha az ele

İskandinav ülkelerinde sayısal radyo - 5: Genel değerlendirme

Ankara Kalesi Sayısal radyonun genel bir değerlendirmesini yapmaya çalışacağım. İskandinav ülkelerindeki son durumları özetledim bir kaç gün boyunca. Eminim sizlerin de kafası karışmıştır: kimi ülke seneler boyunca deniyor, tüm ülke sathına yayılmış şebeke kuruyor, gene de insanlar sayısal radyo alıcısı satın almıyor. Aslında işin özüne, piyasa ekonomisinin temeline indiğimizde resim netleşiyor: Bir şey sadece " sayısal " olduğu için " iyi " / " üstün " / " gerekli " değildir! Sayısallaşma bir çok sektörü altüst etti. Fotograftan telefona, televizyondan matbaaya bir çok alanda değişimler / dönüşümler yaşandı. Bu değişim ve dönüşümler incelendiğinde görülecek olan insanların ya daha kolay, ya daha kaliteli ya da daha ucuz ihtiyaçlarını karşıladıkları gerçeğidir.  1980'li yıllarda başlayan sayısal karasal radyo teknolojisi çalışmaları ise FM ile kıyaslandığında, dinleyicileri ikna edecek bir ek fayda sağlayamadı. Kısa dalga üzerin

Türkiye'de sayısal radyo dönüşümü nasıl olabilir?

Yaklaşık altı ay kadar önce aldığım bir karar uyarınca televizyon teknolojisi ile ilgili yazılarımı ayrı bir blogda, İngilizce olarak yayınlıyorum. Başlangıçta bana keyif veren bu kararı uygulamak giderek zorlaşıyor. Aşağı yukarı aynı içerikli yazıları iki farklı dilde hazırlamak ciddi zaman istiyor. Neyseki kitap okumak ve internette dolaşmanın dışında yapabileceğim başka bir şey olmayan otobüs yolculukları var. Bu kez kürkçü dükkanına dönüş yolunda, kablosuz bağlantısı olan ancak çalışmayan bir otobüste yazıyorum. İnternet erişimimi, yol boyu sorun çıkartmayan Vodafone sim kartlı cep telefonuma mavi diş bağlantısıyla sağladım. İstanbul Televizyon Forum ve Fuarı'nın ikinci günü sabahı önemli konuşmacıları ve konusuyla sayısal radyoya ayrılmıştı. Yanda görmekte olduğunuz programda birisi dışında tüm isimler sunumlarını gerçekleştirdiler. Radyo, televizyonun aksine, sayısallaşma süreci neredeyse hiç tartışılmayan bir mecra. Oysa, tıpkı televizyon gibi radyo yayınlarında da sayı